Hayatın Pusulası

Hayatın Pusulası

Hayatın Pusulası

Amerikalı araştırmacılar, Amazonlarda yerli rehberler eşliğinde araştırma gezisindedir. Yolculuğun başında  rehberlerine bir işaret  levhası verip, bunu yüksek bir ağacın tepesine asmasını ve böylece yollarını kaybederlerse, bu kılavuz tabelaya bakarak, yönlerini bulacaklarını söylerler.

Yerliler bu isteğe bir anlam veremez ama yine de söyleneni yaparlar. “İşaret Levhası” ağacın tepesine asıldıktan sonra yola koyulurlar. Bir müddet gittikten sonra Amerikalılar heyacanla bağırır; “Durun, kaybolduk!”

Yerli rehber, bütün şefkatiyle Amerikalıya dokunarak; “Hayır” der, “Kaybolmadınız, bakın buradasınız”

Amerikalı hiddetle; “Öyle değil be adam“ der “İşaret Levhamız kayboldu”

Yerli bütün sükunetiyle cevap verir; “O zaman niçin biz kaybolduk diyorsunuz?  İşaret Levhamız kayboldu desenize. Biz, insanız. Kaybolmayız! Kaybolamayız!”

Hepimiz bir şekilde tutturmuş bir yol, gidiyoruz. Sevgili Yılmaz Erdoğan “Bu yol nereye gider?” diye soruyor ve devam ediyor; “Yol bir yere gitmez, o bir durma biçimidir. Ve yaşamak hızlı bir ölme biçimidir”

Evet! Ölüyoruz. Ölüme bir gidiş bu tutturduğumuz yol. Hızla o kaçınılmaz sona doğru gidenler ise ikiye ayrılıyor. Gerçekten ölenler ve ölümsüzler kervanına dahil olabilenler.

Gerçek ölüm tarihiniz; adınızı minnetle yad eden son kişinin öldüğü gündür. O da ölünce siz hiç yaşamamış gibi olursunuz. Bedeniyle yaşayıp, bedeniyle ölenlerden geriye kalan bir avuç toprak. Ama hayat bir avuç toprak için yaşanmayacak kadar kutsal.

Ölümsüzler kervanına katılanlar, varlıkları varlığımıza armağan olanlar, “Baki kalan şu kubbede bir hoş seda bırakanlar”, varlıklarıyla gurur duyulanlar, yoklukları arananlar, başkalarının hayat filminde figüran olmayıp, kendi başrollerini kapanlar ise;  hayat pusulasına sahip olanlar oluyor.

Adına hayat denilen şu ölümsüzlük oyununda; Hayatınıza anlam katacak, doğru işaret levhalarıyla karşılaşmanız dileğimle…

 

Önsöz

Bu Kitap Niçin Yazıldı?

 

Her yolcunun, bilmediği bir yoldan geçerken ihtiyaç duyduğu şeydir pusula.

Bildiğiniz gibi, üzerinde serbestçe dönecek şekilde tasarlanmış kuzey-güney doğrultusunu gösteren bir mıknatıs iğnesi bulunan ve gösterge yüzeyinde yönlerin işaretli olduğu bir araçtır pusula.

Mıknatısların bir kuzey ucu, bir de güney ucu vardır. Eğer çubuk şeklinde bir mıknatıs serbestçe salınacak şekilde asılırsa, bir ucu kuzeyi, diğer ucu da güneyi gösterecek şekilde dengeye gelirler.

İşte pusulanın çalışma prensibi de budur. Pusulanın mıknatıs çubuğu dünyamızın manyetik kuzeyi tarafından çekilir. Bu yüzden dünyanın neresinde olursak olalım pusulamızın N yazılı ve kırmızı renkli ucu daima dünyamızın manyetik kuzeyini gösterir.

Yolunu ve yönünü bilenler için pusulanın süsten başka bir anlamı yoktur. Ama ya yolunu ve yönünü bilmeyenlerin?

Tarih boyunca insanlar gidecekleri yolu bulabilmek için, yön bilgisine ihtiyaç duymuşlar ve yönlerini bulmada çok değişik şeylerden faydalanmışlardır.

Dünya üzerinde gidilecek bir yer için bu tip unsurlardan ya da değişik yöntemlerden faydalanmak mümkündür ama peki  hayat yolculuğumuzda hangi pusulalardan faydalanmak gerekir?

Çoğu insan gittiği yolun doğruluğu konusunda, bilgi sahibi değildir. Bu sebeple de, kendisinden daha bilgili ve tecrübeli bir kişinin onayını almak ister.

Hoca Nasreddin damdan düşeni istemiştir ilk, kırık ayağına çare ararken.

Konfüçyüs ise; “Bir şey üç şekilde öğrenilir. Birincisi aklını kullanarak. En erdemlisidir. İkincisi başkalarının tecrübelerinden faydalanarak. En kolayıdır. Üçüncüsü bizzat deneyerek. En zoru ve zahmetlisidir.” diyor.

İnsanlar değişmek istemiyorlar. Yollarını değiştirmek istemiyorlar. Davranışlarını değiştirmek istemiyorlar. Düşüncelerini değiştirmek istemiyorlar. Gittikleri  yol doğru değilse bile, bunu yolun sonunda bizzat deneyerek göstermek istiyorlar.

Bizzat denemek.

Ama hayat o kadar kısa ki. Vakit yok, her şeyi bizzat deneye deneye öğrenmeye. Süre az. Zaman kısa. Ama ömür çok ama çok kıymetli. Hiçbirimizin hayatı öyle içinden rastgele geçip gidilecek kadar değersiz değil.

Bu hayat yolculuğundan başkalarının tecrübelerinden faydalanmak şart.

İşte elinizdeki kitabı, okuyup bildiklerimden değil, bizzat yaşadığım hayat hatıralarımdan derledim.

Hayatıma pusula olan, hayatımın önemli kilometre taşlarını sizlerle paylaşıyorum.

Benimle aynı durumda kaldığınızda, kolaylıkla içinde bulunduğunuz zor durumdan yakayı kurtarmanız için.

Kitaptaki 19 bölümde, hayatıma yön veren on dokuz değişik olayı Sizlerle paylaştım.

Yaşadıklarımı, benden öncekilerin yaşadıkları ile karşılaştırdım. Doruluğunu ve yanlışlığını tespit ettim. Ve böylece, milyonlarca yıllık insan uygarlığının mihenk taşlarında da test ettikten sonra, gönül rahatlığı ile, hayat yolculuğunuzda Sizlere kılavuzluk edebilecek bir eser meydana geldi.

Eserin adı Hayatın Pusulası var mı?

Kitabın adının bir soru olması ve size yani siz değerli okurlara sorulması, hayat yolculuğunuzda pusula ihtiyacınız olup olmadığına sizin kendinizin karar vermesi içindir.

Zira ibret almayana, soru sormayana, ortak aklı kullanmayana, gideceği yeri bilmeyene, hedefini tespit etmeyene, yolunu  bilmeyene, yönünü bulmayana, pusula pek bir şey yapmayacaktır.

Pusula gideceği yolu olana, bu yolda yönünü bulmak isteyene yol gösterir.

Hayat yolculuğunuzda gideceğiniz yolu biliyorsanız, oraya en kısa yoldan olmasa bile, en güvenli bir biçimde gitmenize yardımcı olacaktır bu kitap.

Kendinizle, diğer insanlarla, çevrenizle, işiniz, eşiniz ve arkadaşlarınızla iletişiminize yepyeni bir renk katacaktır bu kitap.

Hayatın Pusulası Var mı diye size soran bu kitaba, onun yazarı olarak sizin adınıza vermek istediğim bir cevap var.

Evet! Hayatın pusulası var. Ama bu pusula varmak istediği bir hedefi olana. Gidecek yolu olana. Yoldan çıkmadan hedefi doğrultusunda büyük bir cesaret ve kararlılıkla ilerleyenlere. Ve yol üzerindeki izlere, uyarılara dikkat edenlere. Yani pusulayı doğru kullananlar için var.

Unutmayın. Hedefe iki yoldan varılır.

Birincisi tarifle. Ama tarif kolay olduğu kadar risklidir de. Çünkü ilk yanlış dönüşten sonra, bütün tariflere uysanız bile, hedefe ulaşmak imkansızdır. Ve siz tamamen başkalarının verdiği komutlara uyan bir robot haline gelirsiniz her gideceğiniz yeri başkaları söylüyorsa. Ve tarifle gidilen bir yolda, kesinlikle ama kesinlikle tariften şaşmamak gerekiyor. İzleri hep doğru okuyup, kendi yolunuzu ve yönünüzü siz everilen bu tarife göre yapmak zorundasınız.

İkincisi haritayla. Harita, yol tarifine göre biraz daha zor ve karmaşıktır. Ama size özeldir. Özgündür. Sizi serbest bırakır.

Yola çıktıktan sonra, pusuladan şaşmamak gibi bir şey söz konusu değildir. Hayat yolculuğunuzda ufak tefek sapmalar olsa bile, pusulayı mihenk aldığınızda, doğru yola kavuşmanız çok kolaydır.

Yolunuzu ve yönünüzü hiç kaybetmemeniz ama kaybederseniz de, doğru hayat pusulalarından faydalanmanız dileğimle,

 

Münir Arıkan

Düşünce Koçu

SAYFA SAYISI: 180

DİL: TÜRKÇE

YAYINEVİ: BİLGE YAYINEVİ